Kanser artık, sağlıklı hücreleri koruyan ve sadece kanserli hücreyi yok eden immünoterapi yöntemiyle akıllı ilaçlar kullanılarak yok edilecek. Yöntem, tümöre özgü genetik bozuklukların saptanarak, buna özgü geliştirilen ilaç tedavisiyle kanserin tedavi edilmesini içeriyor.
Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği (LLMBİR) Derneği
Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan kanserle mücadelede uygulanmaya başlanan yeni
metodlar arasında immunoterapi çalışmalarının çok önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Kanser hücresinin, vücudun kendi bağışıklık sistemine ait hücrelerin kuvvetlendirilerek
yok edilmesine olanak sağlayan "immünoterapi" tedaviyle ortadan kaldırılmaya
çalışıldığını dile getiren Özcan, bu yöntemin ABD'de kanser tedavisinde yılın
en önemli gelişmesi olarak kabul edildiğini ifade etti.
Bu konuda yürütülen çalışmalara ağırlık verildiğini anlatan Özcan, şunları
kaydetti:
"İmmünoterapi, vücutta aslında kanserle savaşmakla görevli olan ancak
kanserin yarattığı bir anlamda felç durumu nedeniyle sorumluluğunu yapamayan
savaşçı hücrelerin yeniden gücünü toplayarak savaşabilecek duruma gelmesi anlamına
geliyor.
Vücudumuzda oluşan kanser hücreleri, bu savaşçı hücreler sayesinde yok edilir.
Bu nedenle de kanser tablosu gelişmez. Kansere neden olan hücreler, biz farkında
olmadan sağımızdan solumuzdan uçuşan mermiler gibidir. Ancak, savaşçı hücreler
diye adlandırdığımız bazı kalkanlar, bu mermileri derhal yok eder ve biz kanser
olmayız.
Burada en önemli gelişme kanserli hücreyle savaşarak onları yok etme görevinin
asli hücresinde yani T lenfositlerde yaşandı. T lenfositlerdeki programlı hücre
ölümü reseptörü, durdurucular kullanılarak yeniden çalışır hale getirildi. Bu
ilkeye dayanan 3 ilaç ABD'de onay aldı. Bunlar arasında Hodgkin lenfoma, melanoma
gibi hastalıklar bulunuyor."
Özcan, bu çalışmalarda özellikle moleküler tekniklere ağırlık verildiğini de
belirterek "Örneğin, yeni kuşak DNA dizi analizi tekniklerinin gelişmesi
ile her tümörün kendine özgü genetik bozuklukları kolayca saptanabilir hale
geliyor. Bu saptanan bozukluklara özel ilaç geliştirilebilmesi büyük bir ümit."
diye konuştu.
Hedefe yönelik tedavilerin de kanserle mücadelede çok önemli olduğunun altını
çizen Özcan, "Kemoterapi kavramının toplumda edindiği kötü şöhret nedeniyle
yeni ilaçlara büyük umut bağlanıyor. Buradaki en büyük yanılgı yeni ilaçların
yani 'kemoterapisiz' tedavinin 'yan etkisiz' tedavi olacağının umut edilmesi.
'Kemo yoksa yan etki yok' düşüncesinin şimdilik hayal olduğu anlaşıldı. Pek
çok yeni hedefe yönelik ilaç deneme aşamasında ve gerçekten önemli başarılar
elde edildi ama kesinlikle yan etkiler de önemli." dedi.
- 20 tümör tipi için immünoterapi klinik çalışmaları yapılacak
Hematolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman İlhami Özcebe de bağışıklık
sisteminin güçlendirildiği yöntemin kanser tedavisinde tıbbın elini güçlendirdiğini
vurguladı.
Yıllardır hematolojik kanserlerde tedavi için uygulanan kemoterapilerin insan
yaşamında çok önemli ilerlemeler sağladığını ifade eden Özcebe "Ancak bu
yöntemin hastalarda ateş, kanama, damar içinde pıhtılaşma, akciğer enfeksiyonları
gibi pek çok yan etkisi mevcut. Bunun yanı sıra saç dökülmesi, sosyal ve psikolojik
sorunlar da gelişiyor, hasta normal yaşamından uzaklaşmak zorunda kalabiliyor.
Vücudun direncini ve savunma sistemini güçlendirmeye yönelik tedavi yöntemi
immünoterapi, mevcut uygulamadaki olumsuzlukları azaltabilecek." şeklinde
konuştu.
Hematolojik Onkoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Serdar Şıvgın da immünoterapinin,
hematolojik kanserler ve organ kanserlerinde son yıllarda giderek yaygınlaşan
bir tedavi yöntemi olduğuna anlatarak "ABD'de başkan Obama'nın başlattığı
'Kanser: Aya Yolculuk 2020' projesi kemoterapiden immünoterapiye dönüşüm sürecidir.
Beş yıl içinde 20 bin hastada 20 tümör tipi için yeni immünoterapilerin klinik
denemelerini uygulamayı amaçlamaktadır." dedi.
Ankara Onkoloji Hastanesi Hematoloji Kliniği ve Kök Hücre Nakil Kliniğinden
Doç. Dr. Emre Tekgündüz de bu tedavilere erişim için klinik çalışmalara katılımın
çok önemli bir avantaj olduğunu belirtti.
Akciğer kanserinde standart tedavinin tamamen değiştiğinin altını çizen Tekgündüz,
şunları söyledi:
"Beş yıl önce akciğer kanserli hasta karşımıza geldiğinde direkt kemoterapi
yapıyorduk. Şimdi genetik testler yapıyoruz. Genetik mutasyonlar varsa akıllı
ilaçları veriyoruz.
Akciğer kanseri hastalarının yüzde 20'si bugün kemoterapi almıyor. Bundan 10
sene sonra belki bu yüzde 80 alacak ama kemoterapi hala çok etkin bir tedavi
aracıdır. Kurtulunması ve yok edilmesi gereken bir düşman gibi de düşünülmemesi
gerekir."
No comments:
Post a Comment